11 Haziran 2015 Perşembe

YAZ GELDİ

Karanlık bir dönemin bittiğinin sinyallerini veren günün ertesiydi. "Yaz geldi" deniyordu sokaklarda. O sıralar bu cümle çok sık söylenir olmuştu; zira yaz bir türlü gelememişti. Her açan güneşin ardından "heh şimdi geldi" deniyordu.."hıııı hıh". Her şey yoluna girmişken hele de sonunda dipsiz kuyunun dibi görünmeye başlamışken, kızın aklında deniz vardı ve ağaçlar ve de balıklar. Bazen beyaz badanalı, mavi panjurlu evler de aklına geliyordu; ama onlar çok önemli değildi. En önemlisi su faktörüydü; serin ve berrak. Bir anda bütün çehresi aydınlandı kızın. Belli ki su onu heyecanlandırdı. Tam da gülüşü bu kadar güzelken bir o kadar karanlık suratlı bir adam bindi metrobüse. Ha pardon söylemeyi unuttum, kızın aklından bunlar geçtiği sırada, Boğaz Köprüsü' nden geçiyordu içinde bulunduğu metrobüs. Kız görünce adamı "hııı hıh geldi" dedi içinden. Böyle dedi çünkü adamı sevmemişti. Neden bilmiyordu sadece hoşuna gitmeyen bir şey vardı adamda. Adam o kalabalığın içinde neden pencereye paralel değil de dik  bir şekilde konum almıştı. Hem de kocaman bedeniyle. Düşündü bunu kız. Adamı göz hapsine almıştı çoktan. Adam durduğu yerde kıpırdamaya başlamıştı. Hemen yanında bulunan kadını da huzursuz etmişti bu karanlık adam. Kız masmavi denizi aklına getirmeye çalışıyordu...çalışıyordu ama olmuyordu. Adamı gözlemekten kendini alamıyordu, neden yanındaki desteğe tutunmayıp koca göbeğini insanlara dönmüştü? Göbeği kocamandı. Ve sonra göbeğinin aşağısında büyük ve dikelmiş başka bir şey gördü kız. Bir anda çehresi karardı kızın. Elleri titremeye başladı ve kalbi çok daha hızlı atıyordu. Yavaş yavaş zihnindeki resim tamamlanıyordu. Metrobüs gittikçe kalabalıklaşıyor adam çok daha fazla kıpırdıyordu ve o sırada sadece vücudu değil aşağıda sarkan eli de hareketlenmeye başladı. Duraktan yolcu alırken adama da gün doğmuştu. Yeni bir nokta aramaya başladı kendine. Ve sonunda seçti...Kız ona doğru yaklaşan karanlık adam kadar karanlık görünüyordu artık. Yüzü gergin ve öfkeliydi. Karanlık yanına geldi kızın ve iki eliyle kızın yukarısında bulunan desteği kavradı. Adamın ter kokusu burnunun dibindeydi artık. Adam kıpırdamaya başladığı an bir anda camı patlatırcasına bir çığlık yükseldi metrobüsten. İnsanlar neye uğradıklarını şaşırdı. Karanlık, bir anda kızıla çalmaya başladı. Kız öyle bir bağırıyordu ki metrobüs durdu. Sonra onun arkasındaki metrobüs de durdu. Sonra onun arkasındaki de...Metrobüsler durunca İstanbul'daki hayat da durdu haliyle. Ve o çığlıkla birlikte meydanlara doldu tüm insanlar. Sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyorlardı. Doldukça doldu sokaklar...Çığlık büyümeye başladı. Çığlıkla birlikte kuzey ormanları eski haline döndü ve gri kent yeşillendi. Karanlık yüzlü adamların hepsi yeşillendiler ve hayırlara vesile olmak için bir kenarda dikilmeyi bekliyorlar. Kızımıza ne oldu peki?...Kimileri göğe yükseldiğini söylüyor, kimileri Söğütlü Çeşme'de bir söğüt ağacına dönüştüğünü...Metrobüsteki teyzenin söyelediklerini ise aynen aktarıyorum: "O kızın şimdi nerede olduğunu bilmem vallahi ama o çığlıktan sonra yaz geldi evladım".